7 Nisan 2018 Cumartesi

Bin Muhteşem Güneş-Khaled Hosseini



Herkese tekrardan merhaba! :)

Uzun süredir yoktum. Blog yazmayı canım hiç istemiyordu. Zor günler ve güzel günler yaşadım ama artık kaldığım yerden okuduklarımı paylaşmaya devam edeceğim :) Zaten bu arada fazla kitap okumadım maalesef. 

2016'da Erasmus'tan dönünce Beyaz Gemi'den sonra okuduğum kitap Bin Muhteşem Güneş'ti. Yazarın Uçurtma Avcısı kitabını lisede bir iki kez okuyup bitirmeye çalışmıştım, etkileyici bir konusu olsa da bitirememiştim. Bu kitaba da bu nedenle önyargıyla yaklaştım ancak yer yer sıkıcı olsa da Bin Muhteşem Güneş daha sürükleyici bir kitap. 

Yazar bu kitapta yine Afganistan'da yaşanan olayları kurguya dönüştürmüş. Olayları kaderci bir bakış açısıyla ele aldığını düşünüyorum. Beni en çok etkileyen karakter olan Meryem böyle düşünmemin sebebi. Ne olursa olsun ne yaparsa yapsın hayatını yoluna koymayı başaramıyor. Ne zaman çabalasa sonu kötü bitiyor. Eşinin ikinci evliliğini Leyla'yla yapmasını engellemeye çalışsa da ancak Leyla'yı kabullendiği zaman hayatından biraz da olsa keyif almaya başlıyor. Ancak kitabın sonunda Leyla'nın aynı şekilde davranmadığını görüyoruz. O Afganistan'ı değiştirmek için elini taşın altına koymaya karar veriyor. Tabii ki sonu olmayan bir kitap. Leyla'nın ve Leyla'ların başarılı olup olmadığı Afganistan'ı nasıl yorumlayacağımıza bağlı ya da başarılı olup olmadıklarını zamanla göreceğiz. Umarım başarırlar. Dünyada şiddet ve nefret kaybeder, sevgi kazanır.

Kitabın en beğendiğim yanı yazarın kendi ülkesini olumsuz yönleriyle de ele almış olması. Nefret suçları (geneli erkek şiddetine ve dini nedenlere bağlı olarak ele alınan)  birçok bakış açısı yönünden yeterince açıklayıcı örneklenmiş. Kitabı okurken bunların farkına varmamak elde değil. Kendi yaptıklarınızı ve etrafınızdaki insanların yaptıklarını gözden geçirmeye başlıyorsunuz ve birçok açıdan ilişki buluyorsunuz. Bu biraz acı dolu ama farkındalık artıran bir süreç. Bu sebeple kitabı şiddetle tavsiye ediyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder