7 Nisan 2018 Cumartesi

Mozart ve Deyyuslar-Anthony Burgess

"Marş düz bir çizgi çizer, saldırgan ya da koruyucudur. Dans daireseldir. Daire çiftleşmenin yenilenmenin hareketidir. Erkeklerle kadınlar dairesel bir şablonla hareket eder, müziğin teşvikiyle sonsuz bir tekrarı simgelerler. Mozart bütün bunları biliyordu."


 
 

Merhabalar! :)

Kaldığım yerden okuduğum kitapları yazmaya devam ediyorum. Bin Muhteşem Güneş'i 2016 yazda okumuştum. Muhtemelen temmuzda. Mozart ve Deyyuslar'ı da kasımda okumaya başladım. Temmuz kasım arası başka bir kitap okuduysam hatırlamıyorum. Evet, hatırladım. Ağustosta Oğuz Atay Korkuyu Beklerken okumaya başlamıştım. Ancak o sıralarda yaşadıklarım nedeniyle tam bitiremedim o kitabı.
2016 Kasımda kitap kulübü kurduk arkadaşlarımızla. Biraz çirkeflik falan yapıp kendi istediğim kitabı seçtirdim herkese :D Yazarın Otomatik Portakal kitabını biraz sıkıcı bulmuştum ama beğenmiştim. Mozart ve Deyyuslar'ın da aynı şekilde olacağını tahmin ediyordum ama Otomatik Portakal'dan daha farklı bir kitap kesinlikle. Mozart'ın hayatını konu alan kitap 176 sayfa. Bazı yerler hızlı ilerliyor ancak bazı yerleri anlamak çok zor. Hızlı ilerleyen yerler tiyatro şeklinde yazılan kısımlar. Ancak bir de Burgess ve Anthony'nin tartıştığı bölümler var ki anlamak bambaşka bir zorluk. Yazar Burgess ve Anthony olarak farklı fikirleri ve klasik müziği tartışmış. O bölümlerde cümleleri birkaç kez okumam gerekti. Bu kitabı anlayabilmek için sıkı bir klasik müzik kültürü gerekli bence. Ayrıca Otomatik Portakal'da da baş karakter klasik müziği çok seviyordu, yanlış hatırlamıyorsam özelllikle Bethoveen-Dokuzuncu Senfoni'ye vurgu vardı. Kitaba dönecek olursak Anthony ve Burgess'in konuşmalarının aynı zamanda varoluşçulukla ilgili olduğunu düşündüm. Kitabın sonunda yazar olayı farklı bir açıdan ele alıp yeniden tiyatro oyununa dönmüş. Mozart farklı bir kişiliğe sahip olsaydı olaylar ne yönde değişebilirdi gibi. 

Kitap hakkında genel bir yorumum yok aslında çünkü pek de bir şey anlamadım. :/ Benim gibi klasik müziğe yabancı biriyseniz anlamak gerçekten zor. Ayrıca Otomatik Portakal'da olduğunun aksine bir ders çıkarılamıyor sanırım ya da ben çıkaramadım. Bu nedenlerle tavsiye ettiğim bir kitap değil. :(



Bin Muhteşem Güneş-Khaled Hosseini



Herkese tekrardan merhaba! :)

Uzun süredir yoktum. Blog yazmayı canım hiç istemiyordu. Zor günler ve güzel günler yaşadım ama artık kaldığım yerden okuduklarımı paylaşmaya devam edeceğim :) Zaten bu arada fazla kitap okumadım maalesef. 

2016'da Erasmus'tan dönünce Beyaz Gemi'den sonra okuduğum kitap Bin Muhteşem Güneş'ti. Yazarın Uçurtma Avcısı kitabını lisede bir iki kez okuyup bitirmeye çalışmıştım, etkileyici bir konusu olsa da bitirememiştim. Bu kitaba da bu nedenle önyargıyla yaklaştım ancak yer yer sıkıcı olsa da Bin Muhteşem Güneş daha sürükleyici bir kitap. 

Yazar bu kitapta yine Afganistan'da yaşanan olayları kurguya dönüştürmüş. Olayları kaderci bir bakış açısıyla ele aldığını düşünüyorum. Beni en çok etkileyen karakter olan Meryem böyle düşünmemin sebebi. Ne olursa olsun ne yaparsa yapsın hayatını yoluna koymayı başaramıyor. Ne zaman çabalasa sonu kötü bitiyor. Eşinin ikinci evliliğini Leyla'yla yapmasını engellemeye çalışsa da ancak Leyla'yı kabullendiği zaman hayatından biraz da olsa keyif almaya başlıyor. Ancak kitabın sonunda Leyla'nın aynı şekilde davranmadığını görüyoruz. O Afganistan'ı değiştirmek için elini taşın altına koymaya karar veriyor. Tabii ki sonu olmayan bir kitap. Leyla'nın ve Leyla'ların başarılı olup olmadığı Afganistan'ı nasıl yorumlayacağımıza bağlı ya da başarılı olup olmadıklarını zamanla göreceğiz. Umarım başarırlar. Dünyada şiddet ve nefret kaybeder, sevgi kazanır.

Kitabın en beğendiğim yanı yazarın kendi ülkesini olumsuz yönleriyle de ele almış olması. Nefret suçları (geneli erkek şiddetine ve dini nedenlere bağlı olarak ele alınan)  birçok bakış açısı yönünden yeterince açıklayıcı örneklenmiş. Kitabı okurken bunların farkına varmamak elde değil. Kendi yaptıklarınızı ve etrafınızdaki insanların yaptıklarını gözden geçirmeye başlıyorsunuz ve birçok açıdan ilişki buluyorsunuz. Bu biraz acı dolu ama farkındalık artıran bir süreç. Bu sebeple kitabı şiddetle tavsiye ediyorum.

11 Şubat 2018 Pazar

Erasmus: Jagiellonian Üniversitesi (başvuru ve gidiş belgeleri)

Merhaba arkadaşlar,

5 Ekim 2015'te kazananlar listesinde adımı görmemle erasmus belge maceram başladı. :D  Elbette her okulun belge istemleri farklı olabilir, ben benimkini yazacağım. Bu belgeler elbette yazıyor ama bir şekilde sorunlar çıkabiliyor veya anlaşılmayan noktalar olabiliyor. Mesela ben bir öğrenim anlaşması için 4.5 saat, harçsız pasaport yazısı için 2.5 saat koşturdum :D Okulumuzda oryantasyon yaptılar ama belge işlemlerini anlatsalar da ben sorularımla önceden giden kişilerin başını baya ağrıttım bu yüzden sorusu olan birine ben de seve seve yardımcı olurum.

Devamını okumak için tıklayın =>